23 Ekim 2011

Suyumuz ısınıyor...

"Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanın emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyoruz, kasde ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz." 

Mustafa Kemal Atatürk

Biz bir türlü sakınamıyoruz Atam,
Din ve devlet işlerine dini karıştırmak bir yana objektif bile bakamıyoruz. Bağnaz hareketler, kılık değiştirip, otobanlara 2 çiçek dikince, aferin diyoruz. Sonra o çiçekleri sizin nerenize dikecekler bir düşünün. Toplumda köklü değişiklikler yapmak zordur, onlar bunu bilecek kadar akıllı, biz nereye gittiğimizi göremeyecek kadar aptal olduk.

İktidara sahip olanlar, yalnızca gaflet ve dalalet değil, ihanet içinde de olabilirler , diyerek yıllar sonra başımıza gelecekleri özetlerken,

Cahil ve gerici insanların mantık ve düşünüş şeklini bilerek aslında çokta zor olmayan bir kehanette bulunmuştur. Ve bizi önceden uyarmıştır. Atatürk'e verdiğimiz SONSUZ DEĞER'e rağmen, bunca yıldır, onu övmekten ve sevmekten başka bir şey yapmayan insanlar olarak, hiç olmazsa bağnazlara ödün vermemeliyiz. Bizimle aynı kültür seviyesindeki insanlar, "Bağnazlar ama işlerini iyi yapıyorlar" diyerek oy kullanmaktan utanmıyor ise, ben onlar adına utanmakla beraber, geleceğimiz için üzülüyor ve kahroluyorum.

Mehmetçiklerimizi öldürenlere, vurulduklarında şehit diyen bir zihniyet TBMM'de yer alabiliyor ise ve bu ülkede demokrasi var diyerek orada durabiliyorsa, İNANIN ATATÜRK'ÜN BAHSETTİĞİ DEMOKRASİ VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ BU DEĞİL !!! Onu bu kadar tanıyıp, anlayamadıysak, bugün burada olsa hepimizin suratına tükürmekten hiç gocunmazdı.

Çünkü kendisi, cahil insanlara bir şeyi kabul ettirmek için ,ikna etme çabası ile zaman kaybetmenin gereksiz olduğunu düşünmekteydi. Toplumun eğitimli ve akıllı kişilerinin bir konuda karar vermesi yeterlidir. Atatürk halkı türkçe konuşmaya ikna etmedi, onlara türkçe öğretti ve artık sadece Türkçe konuşulacak dedi. Demokrasi vardır ve hep olacaktır. Ama liderler bazı durumlarda diktatör vasfını da iyi niyet ile kullanabilmelidir.

Demokraside, bizim mehmetçiğimizi öldüren bir zihniyete yer yok. Dermokrasi,bir ülkedeki tüm üye veya vatandaşların, devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip
olduğu bir yönetim biçimidir, devleti ve milleti parçalamaya değil ! devlet politikasını şekillendirmeye !!!

Değişim zordur ve hiç bir birey, toplum değişime hızlı ayak uyduramaz. Hızlı değişim insanları korkutur, kaçırır. Bir çiçek ekerek başlayan ve altında yatan nedenlerden uzak, mantığa ve vicdana değen sebeplerle yapılan değişimler, hissettirmeden, isyan ettirmeden karışır kana...

Bunu anlayamayacak kadar saf kurbağalar aşağıdaki videoyu izleyin;

Suyunuzun ısısını ve aklınızı arada kontrol edin...


Hislerinizi kaybettiyseniz, Atanızın bir fotoğrafını tam da önünüzde bir yere asın da, tüm sözlerinin anlamını gözlerinde bile taşıyan bir liderin çocukları olduğunuzu unutmayın.





Muharrem İnce'ye



"Rizeli" diyoruz ama rizeli diye ayırmıyoruz. Onlar kendilerine ait özellikleri ve şiveleri ile Türkiye'nin içersinde farklı bir tat... Ama bizdenler... Benim de kürt çok arkadaşım var. Biliyorum ki ne ayrılıyor ne de kayrılıyorlar kimse tarafından. Ayrımcılık yapanlar bizden değiller,Kötü muamele kimseye özel değil. Sadece kötü olanları kullanıp, üzerinden savaşa prim yaratan insanlarda hata. Zaten istedikleri ve bekledikleri de bu tip insanlar... Aradıkları bahane o insanlarda

Bu ülkede bazı insanlar,bazı insanlara ayrımcılık yapıyor ama hiç bir kötülük veya ayrımcılık tüm topluma mal edilemez. 

Elinde kalem tutan, kardeşçe yaşamak isteyen hiç bir kürt çocuğu, elinde silah tutan pislikler yüzünden harcanmamalı. Onlar kendi çocuklarını harcarken biz sahip çıkmalıyız. Sütü bozuklar suçsuz çocukları beslemeden, okullarda eğitilmeliler...

Geri kalan "savaş yanlıları" nı ise eğitmeye çalışmak zaman kaybından başka bir şey değildir. Bazen iyiliğin , anlayışın, empatinin fazlası zararlıdır. Çünkü bir bakarsın cehalet tam da yanına gelip oturur, ona söz verdiğinde kendiyle başkalarını da aşağı çekecek bir fırsat yakalar.

Ve Muhammer İnce gibi daha çok insan üzülür ve şaşırır...

9 Ekim 2011

Susuyorum ...



  Bazen birini tanırsın... yada tanıdığını sanırsın,hiç öğrenemezsin.

 Yalan söylemek bir ihtiyaç değil karakter. Çok basit ve zararsız bir yalan aslında sana bir karakterin sadece kuyruğunu gösterir. Kuyruğunu görünce anlarsın ki kendisi de var. Bilirsin o da öyle düşünüyor ve ufak gibi gözüken bir şeye kızdığında neyin kuyruğu olduğunu bilir hak verirsin.

 Sevdiğin biriyle bir şey paylaşmanın dünyadaki en değerli ve paha biçilmez şeyi olduğunu bilirsin. " Her şeyin fiyatını bilip, hiç bir şeyin değerini bilmeyen insanlar " hayatın tadını çıkaramayacak sadece hırslarını hayatlarının üzerine ekşi bir tat gibi sıkacak zavallılardan öteye gidemeyecek. Sende bunu dile getirip aynen de o şekilde yaşayanlardan değil, hayatta sadece bir silüet gibi maskeli değil, gerçekten ve sadece hayatta insanı sadece tek bir insanın, o insanla beraber gülmenin, sohbet etmenin yada ona bakmanın mutlu edebileceği, çok basit bir şeyden bile mutlu olabilecek birisin, biri misin? Seni mutlu eden şeylerin küçüklüğü, kalbinin büyüklüğüdür,aslında.

  O kadar gururlu olursun ki, muhteşem olabileceğini bildiğin birine bakıp ömür boyu susarsın. Ve onu tanırsın, bilirsin ki o da susuyor sana. Sana konuştuklarımın en güzellerini susuyorum. Sustuklarımın en özelini tutuyorum kendimde. Çünkü senin gibiyim... 

  Sende benim gibi kendi yolunu kendi kalemiyle çizenlerdensin. Bazen bırakmak istiyorum. Çünkü insan gerçekten tanımıştır veya tanıdığını sanarak sever. Ve o an elinde kalemin, yanında doğrularınla, bir bakış bir bıçak gibi çizer içini... 

En rahat gidebileceğin neresiyse, en uzak kalabileceğin oraya saklan veya çizse de içimi devam ediyim de... 


Birini gerçekten sevdiğini düşünüyorsan,
Karşındaki ne düşünüyor boşver, eğer her sabah onla uyanmak istiyorum, diyorsan söyle... İsterse korksun veya gitsin ama pişman olan o olsun...
Değer verdiklerine sahip çık ki, çok daha basit şeyleri feda etmediğinden başını taşlara vurma... tam koynuna koy ve huzur içinde uyu...




Herkes bilir çığlıkların en büyüğü sessizliktir de, sen yine de riske atma söyle ...